Arı sütü; 5-15 günlük işçi arıların yutak üstü salgı bezlerinden salgıladıkları bir arı ürünüdür. Jel halinde akıcı kıvamda, kremsi-beyaz renktedir. Tadı ekşi ve kokusu keskin fenolik yapıdadır. Yoğunluğu 1.1 g/cm³ olup kısmen suda çözünebilmektedir. Memeli hayvanların memesinde oluşan süt ile ilgisi olmadığı halde yavru beslenmesinde kullanılması ve süte benzeyen görünümü sebebiyle Türkçe’de süt olarak adlandırılmakta İngilizcede ise kral gıdası (İng: Royal jelly) olarak adlandırılmaktadır. Arı sütü ana arının besini olup, besin değeri oldukça yüksektir. Ana arı ve işçi arılar yumurtadan çıktıklarında aynı genetik yapıya sahip olmalarına rağmen, larva döneminde farklı oranda ve sürede arı sütüyle beslenmeleri yapılarının farklılaşmasına neden olmaktadır. Sadece 6 günlük bu farklı beslenme sonucunda ana arı hastalıklara direnç kazanmakta, günde kendi ağırlığının iki katı kadar (1500-3000) yumurta üretebilmekte ve 6 yıl kadar yaşamaktadır. Diğer işçi arılar ise kolay hastalanmakta, dişi oldukları halde yumurta üretememekte ve sadece 2 ay yaşamaktadırlar. İki birey arasındaki bu derece farklılaşma sadece arı sütü ile beslenmelerinden kaynaklanmaktadır.
Taze arı sütü; % 60-70 nem, % 12-15 ham protein, % 3-6 yağ, % 10-16 karbonhidrat, % 1.5 mineral ve vitaminler içermektedir. Ayrıca; 10-HDA (10 hidroksil-2 dekenoik asit) gibi bağışıklık sistemi düzenleyici, antibakteriyel proteinler, yağ asitleri, peptitler gibi çok sayıda biyoaktif madde de bulunmaktadır. Arı sütünde ortalama olarak 7.30 mg/g serbest amino asit bulunmaktadır. En fazla bulunan serbest amino asitleri ise prolin, lisin, ß-alanin, fenilalanin, aspartikasit ve serin’dir. Arı sütündeki lipitler, proteinden sonar ikinci önemli maddelerdir. % 80-85 yağ asidi, % 4-10 fenoller, % 5-6 vakslar, % 3-4 steroller ve % 0.4-0.8 fosfolipitler, arısütünde bulunan lipitlerdir. Arı sütünün gaz kromatografik analizinde 26’dan fazla yağ asidi belirlenmiştir. Bunlardan başlıcaları; nonanoik, kaprik, undekanoik, tridekanoik, laurik, miristoleik, palmitik, palmitoleik, stearik, linoleik ve araşidoneik asittir. Arı sütünün asıl sağlık üzerine faydalı etkisini oluşturan maddeler yağ asitlerinden oluşmaktadır. Yağ asidi fraksiyonunun % 32’sı trans-10-hidroksi-2-dekenoik asitten (10-HDA), % 24’ü glukonik asit, % 22’si 10-hidroksidekanoik asid (HDAA), % 5’i dikarboksilik asitler ve diğer yağ asitlerinden oluşmaktadır. Arı sütü; fruktoz, glukoz ve sakaroz gibi üç önemli karbonhidrat ve iz miktarda maltoz, trehaloz, melibioz, riboz ve erloz içermektedir. Arı sütünde esas olarak K, P, S, Na, Ca, Al, Mg, Zn, Fe, Cu ve Mn, iz miktarda (0.01-1 mg/100 g) ise Ni, Cr, Sn, W, Sb, Ti ve Bi bulunurken, sodyum içeriği 11.0–14.0 mg/100 g arasındadır. Arı sütünde iz miktarda C vitamini vardır. A, D, E, K vitaminleri de arı sütünde bulunmaktadır. Arı sütü; besin içeriği açısından zengin olmasından dolayı büyüme ve gelişmeyi hızlandırdığına, yaşlanmayı geciktirdiğine, fiziksel gücü artırdığına inanılır.
Arı sütü; fruktoz, glukoz ve sakaroz gibi 3 önemli karbonhidrat ve iz miktarda maltoz, trehaloz, melibioz, riboz ve erloziçerir. Arı sütündeki fenoliklerin çoğu flavonoid formundadır. Arı sütünde bulunan temel flavonoidler (quersetin, kamferol, galangin ve fisetin), flavanonlar (pinosembrin, naringin ve hesperidin) ve flavonlardır (apigenin, akasetin, krisin ve luteolin). Arı sütünün kalitesi içerdiği 10-HDA oranına göre ölçülür. Bu değerler ürünün elde edildiği bölgeler, uygulanan teknikler vs. gibi etkenlere bağlıdır. 10-HDA oran ortalaması dünyada 1.4 ile 1.8 aralığında değiştiği bildirilmektedir. Türkiye’de resmi standart (TSE) olarak da aynen bu aralık kabul edilmiştir. HDA-10 oranının 1.8 üzerindeki değerleri ise yüksek kalite anlamına gelmektedir. Dünya genelinde üretimin yüzde 15-20’si kadarı 1.8 üzeri kalitededir. Bu kalite çok ender olarak 2.4’e kadar çıkabilmektedir. Diğer arısütü asitlerinin farmakolojik özellikleri bilinmemektedir. Arı sütünde bulunan şeker içeriği, besleyici arılar için uyarıcı etki yapmakta ve daha fazla arısütü üretimi için teşvik edici rol oynamaktadır. Koloni başına aşılanan larva sayısı arttıkça, yüksük başına üretilen arısütü miktarı azalmaktadır. Ana arı yüksük sayısı arttıkça, arısütünde yer alan önemli yağ asitlerinden 10-HDA (10-hidroksi-2-dekenoikasit) düzeyi azalmaktadır.
Arı Sütü Tüketimi
FAO (1996)’ ya göre insanların tüketimi için günlük tavsiye edilen doz; 100-300 mg dır.
Arı sütünün şeker içeriğine dair yapılan çalışmalar genellikle fruktoz, glukoz ve bazen sukroz olmak üzere major şeker üzerine yapılmıştır. Karbonhidrat metabolizmasına dahil olan arı sütünde α- glukosidaz, glukoz oksidaz ve glukoz dehidrogenaz izoform1 gibi larva beslenmesi ve korunması için arı sütünün şeker bileşenlerinin sindirimine yardımcı olduğu düşünülen bazı önemli enzimler belirlenmiştir. Arı sütünün önemli protein bileşikleri Major Royal Jelly Protein (MRJP) olarak adlandırılan bir homolog protein ailesine aittir. Arı sütünün major proteinleri cDNA klonlaması ve sekanslama ile karakterize edilmişlerdir. Bu ailede 49-87 kDa arasında molekül ağırlıklarına sahip 5 tür protein (MRJP1-5) cDNA klonlaması, sekanslama, SDS-PAGE, iki boyutlu jel elektroforezi ve N-terminal sekans analizi ile tanımlanmıştır. MRJP1, MRJP2, MRJP3 ve MRJP 5 RJ’nin toplam protein içeriğinin yaklaşık % 82’ni oluşturur. Bu proteinler, genç dişi balarısı larvaları ve kraliçe balarısınin beslenmesi için gerekli olan esansiyel amino asitler ve nitrojen kaynağı olarak rol oynar.
Protein sınıfının biyolojik fonksiyonları hakkında bilinenler azdır ancak cinsiyete spesifik üreme olgunlaşmasında ve arı sinir sistemi gelişim süreçlerinde yer aldığına dair bazı öneriler mevcuttur. MRJP ailesi hücre çoğalması, sitokin baskılama ve antimikrobiyal aktivite gibi RJ’nin fizyolojik etkilerinde yer alan ana madde olduğu düşünülmektedir. Daha önce yapılan çalışmalarda MRJP ailesini içeren çözünür arı sütü proteinleri (SRJP) dializ ve santrifügasyonun kombine edildiği metotlardan hazırlanmıştır. Tipik olarak, bu metotlar SRPJ üretmek için çok uzun bir zaman alır. Çoğu var olan metotlar dializ için 7 gün gerektirir ve arı sütünün çözünmesi çok zor olduğu için çok düşük verim elde edilir. Bu nedenle, SRJP elde edilen MRJP’lerin miktarı MRJP’ler üzerine biyolojik araştırmalar için sınırlayıcı bir faktördür.Arı sütünde en bol bulunan protein olan MRJP1, tek bir gen tarafından kodlanır ve işlemiş formunda 413 aminoasitten oluşmuştur. MRJP1’in ilginç özelliği arı sütü içinde monomerik ve oligomerik formlarının mevcut olmasıdır. MRJP1’in bir monomeri olan Royalaktin fare hepatositlerinde hücre çoğalmasını teşvik edici bir etkiye sahiptir ve insan karaciğer naklinde hasarı önlemek için muhtemelen bir hücre koruyucu ajan olarak kullanılabilir.
Türkiye polen kaynağı bakımından oldukça zengin olup, polen üretimi son zamanlarda artmış ise de, bu artış yeterli düzeyde değildir. Arı sütü üretimi ise özellikle Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgesi’nde son derece sınırlı sayıda üretici tarafından gerçekleştirilmektedir. Ege Bölgesi, arı sütü üretimi için uygun koşullara (iklim, bitki örtüsü, yüksek arı sütü verimine sahip bölge arısına sahip olmasına rağmen, çok az sayıda üretici tarafından arı sütü üretimi yapılması üzücüdür.
Arı Sütünün Saklama Koşulları
Hasat edilen arı sütü kısa süre içerisinde buzdolabı veya derin dondurucuda depolanmalıdır. Saklama koyu cam kaplarda buzdolabında (+4 ºC) 1 hafta, derin dondurucuda (-18 ºC) 18 ay saklanabilir. Liyofilize edilerek toz haline getirilmiş arı sütünün hem dozlama açısından kullanımı hem de saklama koşulları açısından tüketiciye kolaylık sağlamaktadır. Toz haline getirilmiş arı sütünü su kısmı tamamen uçurulduğundan buz dolabında taze arı sütüne göre daha uzun süre muhafaza etmek mümkündür.
Arı Sütünün Sağlık Açısından Faydaları
Arıdan elde edilen bir gıda ürünü olan arısütü; sadece besleyici değere değil, aynı zamanda fonksiyonel ve biyolojik değere de sahiptir. Antioksidan, antiinflamatuar, antibakteriyel, antiviral gibi önemli etkilere sahiptir. Arı sütü, faydalı etkilerinden dolayı farklı gıdalara katkı olarak da kullanılabilmektedir. Arı sütünde ki proteinler albumin proteinlerdir ve bu sayede arı sütünün antioksidan, bağışıklık sistemi düzenleyici, antibakteriyel, antiinflamatuar, yorulma önleyici, hipertansif, anti-alerjik, diyabet önleyici, kolajenin artırıcı gibi etkileri vardır.
Arı sütünde temel olarak bulunan 10-HDA’nın (10-hidroksi-2-dekenoik asit) antibiyotik içerdiği, antitümör etkisinin olduğu, antioksidatif, hipoglisemik etkisinin olduğu bilinmektedir. 10-HDA’nın antibiyotik etkisi Escherichia coli, Salmonella, Proteus, Bacillus suptillisve Staphylococcus aureusmikroorganizmalarına karşı kanıtlanmıştır. Yapılan çalışmalarda arısütünün 0.50 mg ve 1.00 mg miktarlarının bakteri gelişimini inhibe ettiği görülmüştür. Ayrıca bazı antibiyotiklere kıyasla bakteriler üzerinde daha etkili olduğu gözlenmiştir. Arı sütündeki protein ve fenolik fraksiyonlar, onun yüksek antioksidan aktivitesinden sorumludur. Flavonoidler; antibakteriyal, antiviral, anti-inflamatuar, antialerjenik, kalp koruyucu, enzimatik kahverengileşmeyi önleyici, vasodilator (damarların genişlemesi) etkileri vardır. Ayrıca trombosit (kan pulcukları) çoğalmasını yok etmektedir.Arı sütü doğal hormonlar, mineraller, B vitaminleri, folik asit, yağ asitleri, vücutta eksikliği Parkinson, Alzheimer ve benzeri diğer sinir sistemi hastalıklarına sebep olan asetilkolin maddesi, amino asitler, proteinler, yağlar ve karbonhidratlar bakımından zengindir. Doku yenilenmesinde ve büyümesinde rolü olan aspartik asit içermektedir. Ayrıca antibakteriyel ve antivirütik, besleyici ve yaşlanmayı önleyici etkileri vardır. Hormonları ve metabolik fonksiyonları düzenlediği ve normalleştirdiği, insanın yaşı ilerledikçe bozulan hücre yenilenmesine yardımcı olmaktadır.
Arı Sütü ile İlgili Uluslararası Makalelerde Yayımlanan Araştırmalarımız:
Kafadar IH, Güney A, Türk CY, Öner M, Silici S, Royal jelly and bee pollen decrease bone loss due to osteoporosis in an oophorectomized rat model, Eklem Hastalıkları ve Cerrahisi-Joint Diseases and Related Surgery, 23: 100-105 (2012).
ERÜ Tıp Fak. Ortopedi ABD ile yapılan bu ortak çalışmada, osteroporoz nedeniyle oluşan kemik kaybına polenin faydalı etkisi gösterilmiştir.
Kaynar L, Çetin A, Hacioglu SK, Eser B, Koçyiğit I, Canöz Ö, et al., Efficacy of royal jelly on methotrexate-induced systemic oxidative stress and damage to small intestine in rats”, African Journal of Traditional Complementary and Alternative Medicines, 9: 412-417 (2012).
ERÜ Tıp Fak. Hematoloji-Onkoloji ABD ile yaptığımız ortak çalışmada, methotoraxate (kanser tedavisinde kullanılan ilaç) indüklü oksidatif stres üzerine arı sütünün etkisi gösterilmiştir.
Silici S, Ekmekçioğlu O, Kanbur M, Deniz K, The protective effect of royal jelly against cisplatin-induced renal oxidative stress in rats, World Journal Of Urology, 29: 127-132 (2011).
ERÜ Tıp Fak. Üroloji ABD ile ortak bu araştırmada, cisplatin (kanser tedavisinde kullanılan ilaç) ) indüklü oksidatif stres üzerine arı sütünün etkisi gösterilmiştir.
Silici S, Ekmekçioğlu O, Eraslan G, Demirtaş A, Antioxidative effect of royal jelly in cisplatin-induced testes damage, Urology, 74:545-551 (2009).
ERÜ Tıp Fak. Üroloji ABD ile ortak bu araştırmada, cisplatin (kanser tedavisinde kullanılan ilaç) ) indüklü testis hasarı ve sperm morfolojisi üzerine arı sütünün etkisi gösterilmiştir. Bu çalışmada 50 mg/kg arı sütü etkili bulunmuştur.
Kanbur M, Eraslan G, Silici S, Karabacak M, Effects of sodium fluoride exposure on some biochemical parameters in mice: Evaluation of the ameliorative effect of royal jelly applications on these parameters, Food And Chemıcal Toxıcology, 47: 1184-1189 (2009).
ERÜ Veteriner Fak. ile yapılan bu ortak çalışmada sodyum floridin (diş macunlarında da kullanılan toksik madde) sebep olduğu hasarlar üzerine arı sütünün koruyucu rolünün ortaya konulmuştur.
Kanbur M, Eraslan G, Beyaz L, Silici S, Liman BC, Altınordulu Ş, et al., The effects of royal jelly on liver damage induced by paracetamol in mice, Experimental and Toxicologic Pathology, 61:123-132 (2009).
ERÜ Veteriner Fak. ile yapılan bu ortak çalışmada, paracetamol (ateş düşürücü ilaç) ün oluşturduğu karaciğer hasarı üzerine arı sütünün iyileştirici etkisi gösterilmiştir.
Büyükipekçi S, Sarıtaş N, Soylu M, Mıstık S, Silici S. Effects of royal jelly and honey mixture on some hormones in young males performing maximal strength workout. Physical Education of Students, 22(6): 308-315, 2018.
ERÜ Tıp Fak ve Spor MYO ile yapılan ortak KLİNİK çalışmada, arı sütü bal karışımının ağırlık çalışan genç sporcuların hormonları üzerine etkileri tespit eidlmiştir.
Saritaş N., Büyükipekci S., Silici S., Mistik S., Atayoğlu T., “The Effect of a Mixture of Royal Jelly and Honey on Hematological Parameters in Minimum Weight Training Athletes”, International Journal of Sciences, vol.6, pp.28-36, 2017
ERÜ Tıp Fak ve Spor MYO ile yapılan ortak KLİNİK çalışmada, arı sütü bal karışımının atletlerde kan parametreleri üzerine etkileri tespit edilmiştir.
Kaynaklar
Bogdanov, S. 2012. Royal jelly, bee brood: Composition, Health, medicine: A Review Bee Product Science”,www. Bee-hexagon.net.
Elnagar, S.2010. Royal jelly counteracts bucks’ “summer infertility”. Anim Repr Sci, 121: 174-180.
Guo, H., Kozuma, Y., Yonekura, M. 2009. Structures and properties of antioxidative peptides derived from royal jelly protein. Food Chem, 113(1): 238–245.
Isidorov, V.A., Czyżewska, U., Isidorova, A.G., Bakier, S.2009. Gas chromatographic and mass spectrometric characterization of organic acids extracted from some preparations containing lyophilized royal jelly. J Chromatogr B, 877: 3776–3780.
Jamnik, P., Goranovic, D., Raspor, P.2007. Antioxidative action of royal jelly in the yeast cell. Experim Gerontol, 42: 594–600.
Kamakura, M., Fukuda, T., Fukushima, M., Yonekura, M. 2001. Storagedependent degradation of 57-kDa protein in royal jelly: A possible marker for freshness”, Biosci Biotechem Biotechnol, 65: 277–284.
Karabağ, K., Dinç, H., Selçuk, M.2010. Ulusal Meslek Yüksekokulları Öğrenci Sempozyumu, Düzce.
Kramer, K.J., Tager, H.S., Childs, C.N., Speirs, R.D.1977. Insulin like hypoglycemic and immunological activities in honey bee royal jelly. J Insect Physiol, 23: 293–295.
Majtan, J., Kovacova, E., Bilikova, K., Simuth, J. 2006. The immunostimulatory effect of the recombinant apalbumin 1-major honeybee royal jelly protein-on TNFalpha release. Int Immunopharmacol, 6: 269–278.
Maruyama, H., Yoshida, C., Tokunaga, K., Araki, Y., Mishima, S.2005. The effect of a peptide (Ile-Val-Tyr) derived from royal jelly treated with protease on blood pressure of spontaneously hypertensive rat. J Japan Soc Food Sci Technol,Nippon Shokuhin Kagaku Kogaku Kaishi, 52: 491-494.
Okamoto, I., Taniguchi, Y., Kunikata, T., Kohno, K., Iwaki, K., Ikeda, M.2003. Major royal jelly protein 3 modulates immune responses in vitro and in vivo. Life Sci, 73, 2029–2045.
Ramadan, A., Soliman, G., Mahmoud, S.S., Nofal, S.M., Abdel-Rahman, R.F.2012. Evaluation of the safety and antioxidant activities of Crocus sativus and Propolis ethanolic extracts. J Saudi Chem Soc, 16(1): 13–21.
Romanelli, P., Miteva, M., Schwartzfarb, E. 2009. P63 is a helpful tool in the diagnosis of a primary cutaneous carcinosarcoma. J Cutan Pathol, 36: 280–282.
Stocker, A., Schramel, P., Kettrup, A., Bengsch, E. 2005. Trace and mineral elements in royal jelly and homeostatic effects. J Trace Elem Med Biol, 19:183–189.
Viuda-Martos, M., Ruiz-Navajas, Y., Fernandez-Lopez, J., Perez-Alvarez, J.A.2008. Functional properties of honey, propolis, and royal jelly. J Food Sci, 73(9), 117–24.
Tsurama, Y., Maruyama, H., Araki, Y. 2011. Effect of a Glycoprotein (Apisin) in Royal Jelly on Proliferation and Differentiation in Skin Fibroblast and Osteoblastic Cells. J Sci Japan Soc Food Sci Technol-Nippon Shokuhin Kagaku Kogaku Kaishi, 58 (3): 121-126.