Ülkemizde çok fazla bilinemeyen bal arısı ürünlerinden biri de apilarnildir. Apilarnil, bal arısı kolonilerinde 3-7 günlük yaşta erkek arı larva homojenatlarının hasat edilmesiyle üretilen doğal bir arı ürünüdür. Homojen, sütümsü boza kıvamında, sarımsı gri renkte ve acımsı bir tada sahiptir. Larva gözleri kapandıktan sonra, pupa evresinde, larvanın sahip olduğu besin kompozisyonu değişmektedir. Bu nedenle en kaliteli besin formunun korunduğu larva evresinde hasadının yapılması uygun olmaktadır. Hasat sırasında larva öleceği için yapısındaki protein bozulabileceğinden larva hızla tüketilmeli ya da işlenmelidir. İşlenme aşamasına kadar depolanması gerekiyorsa bu amaçla seri bir biçimde (-18 ºC) dondurulmalıdır. En iyi işleme yöntemi olan liyofilizasyon sonrası larva bir yıl güvenle saklanabilmektedir. Apilarnilin kalitesine; üretimi, hijyeni, depolama ve pazarlama koşulları önemli düzeyde etki etmektedir.
Apilarnil’in ortalama olarak % 25-35 kuru madde, % 9-12 protein, % 6-10 karbonhidrat, % 5-8 lipid, % 2 kül ve % 3 oranında da tanımlanamayan madde içeriğine sahip olduğu bildirilmektedir. Arı larvası proteince, dolayısıyla aminoasitler bakımından oldukça zengindir. İçerdiği vitaminler (A, B1, B6, kolin) ve mineraller (Ca, P, Na, Zn, Mn, Fe, Cu ve K), bal arılarının beslendiği polen kaynaklarının çeşidi ve zenginliği, üretilen apilarnilin kalitesini artırmaktadır. Apilarnil, yüksek düzeyde antioksidan özelliğe sahiptir. Bu özellik yapısındaki zengin polifenollerden kaynaklanmaktadır. Ayrıca apilarnilin erkek eşeye özgü hormonlar, özellikle testosteron bakımından zengin olduğu ve erkek eşey özelliklerini güçlendiren androjenik etkisi saptanmıştır. Vücut kas ağırlığını arttırmasından dolayı apilarnilin erkek bireylerde doğal bir anabolizan olduğu belirlenmiştir. Vücuttaki güçlü katabolik etkisi nedeniyle enerjinin üretilmesine neden olan oksidatif işlemleri uyaran güçlü bir kaynak olan apilarnil, kaslarda glikojen kaybını önlemektedir. İstenilen performansın elde edilebilmesi için kaslara enerji sağlayan mekanizma ile birlikte değerlendirilmelidir.
Finke’nin erkek larvanın kimyasal analizini yaptığı araştırmasında protein ve yağların iyi bir kaynağı olduğunu bildirmiştir. Kül seviyesi düşük bulunurken metabolize edilebilir enerji değeri 1.119 kcal/kg bulunmuştur. Mineraller açısından kalsiyumca fakir sayılabilirken fosfor ve magnezyum makro minerallerince zengin olduğu, kalsiyum fosfor oranının 1/13 olduğu bildirilmiştir. Yüksek seviyede potasyum ve klor ancak düşük seviyede sodyum içermiştir. Fe, Zn, Cu ve selenyumca zenginken manganez ve iyot nispeten düşük bulunmuştur. Suda çözünür vitaminlerden A, D3 ve E vitamini içerirken beta karoten içermemiştir. C vitamini, kolin ve B vitaminlerinin çoğu bakımından zengin (folik asit ve B12 tespit seviyesinin altında) bulunmuştur. Ayrıca oleik, palmitik, stearik asitler içermiş MUFA oranı %46.25 iken PUFA oranı % 2 tespit edilmiştir.
Apilarnilin kalitesini yapısındaki proteinler, karbonhidratlar, yağlar, polifenoller, aminoasitler, vitaminler ve mineral maddeler belirlemekte, protein profili özellikle arıların tükettikleri polen çeşidine bağlı olarak değişim göstermektedir. Yapısındaki zengin polifenoller, yüksek antioksidan kapasiteye sahip olmasını sağlamakta, arı sütünden daha yüksek antioksidan özellik göstermektedir. Apilarnilin farklı bakteriler üzerinde önemli düzeyde antibakteriyal etki gösterdiği, mantarlar üzerine etkili olmadığı saptanmıştır. Özellikle gram pozitif bakteriler üzerine (Bacillus aureus) çok etkili antibakteriyal etkisi belirlenmiş, ancak gram negatif bakteriler (Escherichia coli ve Pseudomonas aeruginosa) üzerine etkisi düşük bulunmuştur. Androjenik hormonların salınımını tetikleyen, ancak etki mekanizması tam olarak bilinmeyen apilarnil özellikle erkeklerde cinsel performans (impotans), ereksiyon zorluğu, erken boşalma, sperm yetersizliği sorunlarında başarılı sonuçlar verdiği belirtilmiş, Uzakdoğu ülkelerinde “doğal viagra” olarak satıldığı ifade edilmiştir. Erkeklerde doğal anabolizan uyarıcı olarak vücuttaki kas ağırlığını artırmakta ve vücut sporu ile uğraşan sporcularda doğal yöntemlerle kaslanmayı teşvik etmektedir. Vücuttaki güçlü katabolik etkisi nedeniyle enerjinin üretilmesine neden olan oksidatif işlemleri uyaran güçlü bir kaynak olan apilarnil, kaslarda glikojen kaybını önlemektedir.
Apilarnil; hayvanların beslenmesinde, sağlıklı kişilerde, anoreksiyada (iştah artırıcı etkisi nedeniyle), hipoporoteinemi (protein yetersizliğinde), aşırı fiziksel ve mental yorgunlukta, prematüre çocukların gelişiminde, okul öncesi çocukların zeka ve motor kaslarının gelişiminde (nörofizikokimyasal etkisi nedeniyle), depresyon, sinir sistemi hastalıklarında (nöromodulator etkisi nedeniyle), alzheimer tedavisinde (Beyindeki gri hücre yıkımını önleyen etkisi nedeniyle), kemik gelişimi sorunları ve iskelet sistemi hastalıklarında (kemik erimesi, kemik doku kaybında), endokrin (iç salgı bezi) rahatsızlıkları, hipofiz ve adrenal bezlerin yetersizliği, menstruasyon öncesi sancılarda, bağışıklık sistemi hastalıklarında (Biyostimulatif olarak), geriatride (cilt dokularında yenilenme gücünü artırıcı özelliği nedeniyle), kimyasal yapısına göre saf ya da liyofilize yapıda, tıp, gıda ve kozmetik alanında kullanılmaktadır.
Kullanım dozunun, rahatsızlığın şiddetine ve çeşidine göre hekim tarafından önerilebileceği bildirilmektedir. Çocuklarda kullanımına ilişkin tıbbi çalışmalar sınırlıdır. Kronik hastalıkların tedavisinde hastanın önce alerji testi yapılması önerilmektedir.
Apilarnil bileşimindeki herhangi bir maddeye karşı alerjik reaksiyon görülmesi halinde kullanılmamalıdır. Yüksek dozda alınırsa sindirim sistemi şikayetleri görülebilir, hiperandrogenizme, hiperspermatogenesise ve hafif düzeyde uykusuzluğa neden olabilir.